Biliyorum,
Elli yaşında bir insanın
Elleri temizdir hep..
Ve ben günde sayısız yıkarım ellerimi
Ama yalnız ellerimi kirli görünce...
Hatırlıyorum
Çocuk olduğum günleri!!!!!
Çocukluğun büyük armağanını, masumluğun armağanını düşündüğüm zaman aklıma hep bu dizeler gelir. Çünkü masumluk genellikle inandırılmak istendiği gibi yaşamın kurallara ve edebe aykırı konularında habersiz olmak değil, tam tersine başkalarına hiçbir önyargıya kapılmaksızın kendini sunabilmek demektir. Bu, gözleyen ama yargılamayan ve kendi içinde sevginin derin zenginliğini barındıran bie bakıştır.
Bu günün çocukları, yarının büyüğüdür. Bu açıdan çocuklarımızın yarınlarını güven altına almak isteyen toplumların, bu gür kaynağı her yönden korumaları ve geliştirmeleri gerekir.
Bir tarladan iyi bir ürün alabilmek için, nasıl zararlı bitkilerin temizlenmesi gerekirse, çocuklarımızın da yarınlara iyi hazırlanabilmesi için, tüm zararlı yayınların kötü etkilerinden korunması gerekir.
Çocuklarımıza iyi duygular aşılayan her türlü eylem, tıpkı fırtınalı denizde yol gösteren bir deniz feneri ödevi görür.
Çocukların bize seslenişine kulak verelim:
Bana kızmayın, beni anlayın... Ben sizin yaşadıklarınızın bir özetiyim, ben kendi yaşadıklarımın da özetiyim.. Ben kendimin, toplumun, dünyanın bir özetiyim. Hani 600 sahifelik bir kitabın, 2 sahifelik bir özeti olur ya, ben oyum....Bana kızmayın, beni anlayın.... Ben sizin ayna"nızım....
Savaşşsız bır dünya, sevginin yolundan geçer...
Işıkla,sevgiyle......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder