Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Eylül 2010 Cuma

Masal Değildi Yaşananlar...


  Masal değildi yaşananlar;

      Mayıs ayı; gül ayıdır derdi annem eklerdi, bu şöleni Ada’ da yaşamak gerek...

      Dört ayrı kültürün Istanbul gibi şahane bir Akdeniz kentinde, Istanbul’ un sihri ve bereketiyle yoğrulması sonunda bilinen lezzet, keyif ve güzellikler dörde katlanırdı elbet. Tıpkı yabancı diyarlar gezip,görgüsü, bilgisi artan gezginler misali. Ada"lılar da ayaklarına gelmiş dört kültürün ayrı tadını birleştirmişler. Şimdilerde iyice kaybolan, bu çok renkliliği ucundan kenarından yakalayan son kuşak Ada’lıyım ben...

      Rumlar gümüş balığı lakerdaları, zeytinyağlı sebze yemekleriyle, Ermenilerin midye dolmasıyla, Yahudiler incir reçeli, elma ayva tatlılarıyla renk katmışlar kültürümüze.

      Öylesine yoğrulmuş dostluklar kurulmuştu ki; son yazda evlere dönüş başlayınca, sözler verilir kış gecelerine... Çocukken Şeker ve Kurban bayramlarında, Müslüman olmayan komşularımıza da şeker ve et dağıtılır, onlar da Paskalya ve Yortularda bize boyalı yumurta, tatlı ve çörek getirirlerdi..

      Di’ li geçmiş zamanlar nerde? Şimdinin geçmiş olduğu zamanlarda mı?

      İç savaş metropollere girdi, metastasları büyük kentlerde yaşamın bir parçası haline geldi. Zamanın geriye doğru akması huzursuzluğa mı neden oluyor?

      Tüm yaşanan olumsuzluklara inat;  noktayı Mevlana"ya bırakıyorum;

      Akıl, aşk ve can
      Bu üçü üçgendir,
      Her derde çare, her yaraya merhemdir.

          Puya

Hiç yorum yok: